22 Şubat 2011 Salı

Bernd Schuster ! E hani oleyler ?



Yaza yeni girmiştik, Mustafa Denizli'nin defansif futbolundan arınmayı, Yıldırım Demirören'in ise yaptığı her transferden sonra ağzından eksik etmediği egoist tavırları bekliyorduk yani transferler ve yeni bir sistem istiyorduk. Bir de bir adam çıkartmışlardı o aralar başımıza. Quaresma mıydı ? Hiçkimse onun yüzünden teknik direktör kim olacak, bizi kim yönetecek gibi soruların cevaplarının peşine düşmüyordu. Hani o Arsenal maçındaki rabonasıyla tüm Avrupa'yı kendine hayran bırakan, hani JM'nun Ronaldo'dan daha yetenekli olduğunu iddia ettiği o adam. İnanmadık tabii, dalga geçtik gelmez bu adam dedik. Neyse adam geldi sonra tabii geliş o geliş oldu. Peki konu bu mu tabii ki hayır ? Konumuz Schuster, yani sarı melek yoksa Real Madrid'i şampiyon yapabilen tek teknik adam mı demeliydim ? Schuster teknik direktörlüğe geldiğinde hepimiz bir Magath, bir Benitez bekliyorduk belki de. Kariyerindeki en büyük başarısı Real Madrid'i şampiyon yapmak olan bu adamı listeye alan adamların sayısı kapalıda setteki abilere oturacağı yeri soran adamlardan da azdı belki. Geldikten sonra ilk basın toplantısındaki başarıya aç tutumu, neşeli tavırları birazcık da olsa umut bağladı bizlere derken iki üç gün sonra açıklanan Quaresma transferi Schuster'in aslında pek de kötü bir tercih olmadığını yavaş yavaş empoze ediyordu herkesin kafasına. Beşiktaş'ta bir değişim vardı, bu açıkça belli oluyordu. Yavaş yavaş hedef de değişiyordu, lig değil Avrupa Kupası idi bu sezonki hedef, taraftarlar Dublin gidiş-dönüş bilet araştırmaya bile başlamıştı, fakat bunun için ilk önce ön elemeleri geçmek gerekiyordu. Ön elemeler Plzen deplasmanı dışında rahat geçti desek abartmış olmayız. Quaresma ve onun yanına getirilen dev maestro Guti yavaş yavaş takıma alışıyordu, takım Schuster ile beraber iyi bir hava yakalamıştı ve yararlı bir kamp programı geçirmişti. Avrupa'da da gruplara kalabilmişti, bir hayal başlamıştı. Lig de bu sıralar başlamıştı, fakat Schuster ligi pek sallamıyordu. Rakipleri analiz etmiyordu, kafasında sadece Avrupa vardı. Schuster'in bu tutumu medya ve taraftarlar tarafından çok eleştirildi İBB mağlubiyeti ile başlayan bu ciddiyetsizlik Gaziantep maçında yaşanan puan kaybına kadar sürdü, fakat bu sadece bir başlangıçtı. Beşiktaş Avrupa'da çok iyiydi evet kendi sahasında bireysel hatalardan dolayı kaybettiği Porto'ya deplasmanı cehennem etmişti. Schuster Avrupa'ya olan ciddiyetli tutumunu açıkca hissettiriyordu. Porto'nun ardından ikinci olarak gruptan çıkabilmişti üstelik. Umut giderek artıyordu taraftarlar havaya girmişti. Devre arasında Schuster ile başlayan yıldız yağmuru Simao, M.Fernandes, Almeida gibi üç Portekizli star ile devam etti. Taraftarlar bu isimlerin ana hedef olan Avrupa'da oynayamayacak olmasına karşın iyice havaya girmişti. Liderle oluşan 14 puanlık fark ve Schuster'in ciddiyetsizliği bile şampiyonluk umutlarını katledemedi taraftarın içindeki. İkinci yarı Beşiktaş için çok güzel başladı takım iyi de bir kamp geçirmişti. Bucaspor karşısındaki farklı galibiyet ve Trabzonspor'u kupadan saf dışı etmek bunun en büyük kanıtıydı. İşte bu dakikada hakem hataları, verilmeyen goller ve puan kayıpları başlamıştı. Sorun Beşiktaş'ta veya Schuster'de değildi. Ankaragücü maçına kadar herşey normal karşılandı fakat Ankaragücü maçındaki hatalı oyuncu tercihleri ve devre arasındaki bağrışmadan sonra gelen o yumruk olayı Schuster'in otoriteyi sağlayamadığına ve başarısız olmaya doğru gittiği şeklinde yorumlandı. Kiev maçı ile hem taraftar hem Schuster gerçek hedefine dönmüş oldu takımın üstündeki kazanamama serisi ve iç sorunlara rağmen insanlar Kiev maçından mutlaka bir galibiyet hatta gol yemeden gelecek bir galibiyet bekliyorlardı. Nitekim Beşiktaş duran toplardan 4 gol yedi ve mücadele etmeyen bir futbol ortaya koydu, ana kahraman Schuster hatalı oyuncu değişiklikleriyle mağlubiyette etkili de oldu tabii. Maç sonrası verdiği demeçler medyanın Schuster düşmanlığını iyice kabarttı. Bu düşmanlık taraftarlara da yansıdı ve Schuster konusunda taraftar ikiye bölündü. Fenerbahçe maçında sahaya çıktığında yeni açık'taki bilinçsiz kitle tarafından ıslıklandı. Maç da o ıslıklar kadar talihsiz başladı fakat Beşiktaş sanki ayağa kalkıp güneşe yürürcesine galibiyeti sağladı Schuster'in sistemi işe yarıyordu. '60'ların futbolunu' sergilemeyen Fenerbahçe karşısında Almeida ve Ferrari'nin bireysel hataları sayesinde yine maç gelmedi. Peki Schuster'e şimdi ne olacak ? Her fırsatta medyayla dalga geçen ve ilgisizliğiyle göze çarpan bu sarı melek bu takımı ayaklandırabilecek mi ? Defans futbolundan beyni sulanmış Beşiktaş taraftarlarına sürekli saldıran o Beşiktaş'ı tekrar izlettirebilecek mi ? Aslında Ferrari'nin boku bokuna atılması ve Hilbert'in Şevçenko'ya kafa vurdurması Schuster'in suçumu diye de düşünmeden edemiyor insan. Ligde zaten insanüstü bir seri ile şampiyonluktan uzaklaşmak kaçınılmazdı fakat Schuster'in kalesi olan Avrupa'daki Kiev hezimeti Schuster ve destekçilerinin elini kolunu bağladı fakat o hala elenmek kelimesini ağzına almamıştı çünkü onun kitabında elenmek yoktu. Bu melek Getafe ile Barcelona'yı yine benzer skorlara rağmen elemişti, o bunun için sıradan bir skordu ve çevirebileceğine dair inancı tamdı. Fakat Schuster'in kartındaki yazıya kadar her ayrıntısını başlık yapan ve onu eleştirmek için her fırsatta bir delik arayan basın bundan habersizdi veya habersiz görünme çabası içindeydi. Şuan ise Demirören kararlı görünüyor. Del Bosque ve Rıza'ya olan sabredememe politikasını bir kenara fırlatıp olanları uzaktan izliyor ve düşünüyor. Acaba Schuster gerçekten bir kurtuluş mu ? 15 sene şampiyonluk bekleyen Beşiktaş taraftarı dünya yıldızlarıyla dolu kadroyu şampiyonluk umudu olmadan 1 sene boyunca bekleyebilecek mi gerçekten bu da başka bir merak konusu. Kazanılan prestijin yanında elde edilen kötü form kafasındaki futbolu çeşitli merciler tarafından sahaya yansıtamamış olan bir meleği idam etmek için fazla önemsiz hem de çok fazla. 1 sene rica ediyorum herkesden kupalı olmasa da olur yeter ki inançla süslenmiş bol mücadeleli bir sene olsun.

OLEY OLEY OLEY BERND SCHUSTER !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder